Uzman Psikolog Zaza Yurtsever... "ARALIKLI BESLEN GENÇ KAL"!..

Uzman Psikolog Zaza Yurtsever... "ARALIKLI BESLEN GENÇ KAL"!..

Aldığımız kiloların nedenin yediklerimiz değil; stres nedeniyle bozulmuş olan duygusal sistemimiz olduğunu ifade eden Zaza Yurtsever ile son kitabı ' ‘Aralıklı beslen, genç kal’hakkında magazinkolik.com farkı ile ilginç bir röportaj gerçekleştirdik.

Röportaj; Mehmet KARADEMİR

"Korkma Ye" isimli ilk kitabında kilo sorununa alışagelmişin dışında yaklaşan kilonun fizyolojik değil psikolojik bir sorun olduğunun altını çizen Yurtsever, "Bir çok insan bedensel açlıktan değil, duygusal nedenlerle yemek yiyor.

Öyle olunca da kilo sorunu kronik bir hal alıyor ve sonunda diyet yaptıkça kilo alan diyetzedeler ortaya çıkıyor" diyerek diyete olan farklı yaklaşımını bu sözleriyle dile getiriyor.

Diyetlerle insanların yemekle olan ilişkisinin bozulduğunu ileri süren Yurtsever "Tüm diyet formüllerini unutun. Normal yemeğe geçin.

Yalnızca bedensel açlık hissettiğinizde yiyin doyduğunuzda da durun. Yoksa her diyet sonrasında biraz daha kilo alan birer diyetzede olacaksınız.

Kilolarınızdan kalıcı biçimde kurtulmak istiyorsanız diyetisyene değil psikoloğa gidin" çağrısı yapıyor.

"Egoist Btin ve Kilo“ kitabında ise, Kronik stres insanları stres sistemlerinin ayarlarına bağımlı olarak iki şekilde etkiliyor. A tipi insanlarda kronik stres kişilerin zayıflamasına yol açarken, B tipi insanlarda da şişmanlamaya yol açıyor.

Yani A tipi insanlar kronik strese maruz kaldıklarında ‘yemekten içmekten’ kesilirken, B tipi insanlar çok daha fazla yemek yiyor. Bunun nedeniyse B tipi insanlarının stres sistemlerinin var olan strese adapte olması.

Yani düşünün ki çok stresli bir işiniz var. Beyniniz bu stresle baş edebilmek için devamlı adrenalin ve kortizol hormonları üretiyor. Ama bir müddet sonra duruma adapte oluyor ve stres hormonu üretimini azaltıyor ya da tamamen devre dışı bırakıyor.

Bu sizi strese karşı daha dayanıklı bir hale getiriyor ama stres sisteminin devre dışı kalmasından dolayı beyin, ihtiyaç duyduğu enerjiyi bedenin depolarından çekemiyor. Dolayısıyla siz bu enerjiyi dışarıdan almak zorunda kalıyorsunuz.

Özetlersek: Kronik stres beynin stres sisteminin ayarlarını bozuyor“ diyerek yine kilo verme ile ilgili farklı yaklaşımını bir kez daha gözler önüne seriyor.

Son kitabı "Aralıklı Beslen Genç Kalın' da ise Yurtsever   “Anti-aging alanında araştırma yapan bütün bilim insanları orucun en etkili anti-aging metodu olduğunu iddia ediyor.

Her şeyden önce aralıklı oruç bizi birçok hastalıktan arındırdığı gibi, hastalıklara karşı koruyarak ve bağışıklık sistemini güçlendirerek daha iyi yaşlanmamızı sağlar.

Bunun yanı sıra aralıklı oruç yaşlanmayı üç farklı süreçle geçiktirir. Bunlardan en önemlisi otofaji sürecidir.

Otofaji, hücrenin kendi artıklarıyla beslenmesidir. Yani biz aralıklı oruç yaptığımızda hücre kendi artıklarıyla beslenir ve toksinlerinden arınır.

Ayrıca yine oruç tuttuğumuzda beden sirtuin enzimleri adı verilen protein salınımları yapar. Situin enzimlerinin başlıca işlevi DNA’da oluşmuş hasarları gidermesidir.

Yani beden otofaji süreciyle toksinlerinden arınırken, sirtuin enzimleriyle de DNA’yı onarır. Bir de kromozomların ucunda bulunan telomerlere bakalım.

Telomerler her hücre bölünmesinde biraz kısalırlar. Telomerler ne kadar kısaysa hücre de o denli yaşlıdır. Aralıklı orucun telomerleri uzattığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır." diyerek düşüncelerini bu şekilde ifade ediyor.

Magazinkolik.com Yazı İşleri Müdürü Mehmet Karademir, Uzman Psikolog Zaza Yurtsever ile son kitabı 'Aralıklı Beslen Genç Kal" ve bu orucun nasıl uygulandığı, bu metodun kimler için gerekli olduğuna dair ilginç bir röportaj gerçekleştirdi.

İŞTE O RÖPORTAJ

  1. Bugüne kadar yayınladığınız kitapları bir seri kitaplar zinciri şeklinde algılayabilir miyiz? Yoksa her biri birbirinden bağımsız konulara parmak basan eserler mi?

Evet, yazdığım 4 kitabı seri kitaplar zinciri şeklinde algılamak mümkün. Birinci kitabım 'Korkma Ye!’ de ana tema duygusal açlık ve yeme bozukluklarıydı. İkinci kitabım 'Egoist Beyin ve Kilo’ da kronik stres ve şişmanlık arasındaki bağlantıyı irdeledim.

3. kitabım 'Şifa Orucu’nda da insanlara hem stresi yenmek hem de davranış kalıplarını kırabilecekleri bir metot sundum. O anlamda bir trilojiden söz edebiliriz. 4.kitabım "Aralıklı Beslen Genç Kal" da ise "aralıklı oruç bizi birçok hastalıktan arındırdığı gibi, hastalıklara karşı koruyarak ve bağışıklık sistemini güçlendirerek daha iyi yaşlanmamızı sağlar" düşüncesi kitabımın ana konusu.

  1. "Aralıklı Beslen Genç Kal" kitabını yazarken sizi zaman zaman zorlayan ya da fazlaca düşündüren etkenler oldu mu? Bu kitap gerçekten içinize sindi mi?

Kitabı yazarken herhangi zorlayıcı bir durumla karşılaşmadım. Tam tersi çok eğlenerek yazdığım bir kitap oldu.

İçeriği, tasarımı ve okuyucuda bıraktığı etkisi itibarıyla %100 içime sindi diyebilirim. Kitabı bugün yeniden yazsam şu anki haliyle yazardım.

  1.  ‘Aralıklı beslen, Genç Kal’ kitabınızda insanlara önerdiğiniz yöntem nedir? 

     Her şeyden önce aralıklı oruç bizi birçok hastalıktan arındırdığı gibi, hastalıklara karşı koruyarak ve bağışıklık sistemini güçlendirerek daha iyi yaşlanmamızı sağlar.

  2. Bunun yanı sıra aralıklı oruç yaşlanmayı üç farklı süreçle geçiktirir. Bunlardan en önemlisi otofaji sürecidir.

  3. Otofaji, hücrenin kendi artıklarıyla beslenmesidir. Yani biz aralıklı oruç yaptığımızda hücre kendi artıklarıyla beslenir ve toksinlerinden arınır.

  4. Ayrıca yine oruç tuttuğumuzda beden sirtuin enzimleri adı verilen protein salınımları yapar. Situin enzimlerinin başlıca işlevi DNA’da oluşmuş hasarları gidermesidir.

  5. Yani beden otofaji süreciyle toksinlerinden arınırken, sirtuin enzimleriyle de DNA’yı onarır. Bir de kromozomların ucunda bulunan telomerlere bakalım.

  6. Telomerler her hücre bölünmesinde biraz kısalırlar. Telomerler ne kadar kısaysa hücre de o denli yaşlıdır. Aralıklı orucun telomerleri uzattığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. 

4.Bu kitap ile ulaşmak istediğiniz spesifik bir kitle var mı?

Aslında bu kitapla bütün ülkeye ulaşmak istiyorum, çünkü aralıklı beslenme 16 yaşından büyük her bireyin düzenli bir şekilde yapması gereken bir hastalıklardan korunma metodudur.

Dolayısıyla hastalanmak istemeyen, bağışıklık sistemini güçlendirmek isteyen her bireyin Aralıklı beslenerek yaşamını idame ettirmesi gerekir.. 

  1. Psikolojik bozuklukların ve stresin kilo alma ile ilgili ne gibi etkileri var? Bu tip durumlar kilo kaybına da yol açabiliyor mu? Stres kilo aldırıyorsa ne yapmalıyız?

Stres ve kilo arasındaki bağlantıyı ayrıntılı bir şekilde 'Egoist Beyin ve Kilo’ kitabımda irdelemiştim.

İki tip insan var: A Tipi ve B Tipi. A Tipi insanlar strese maruz kaldıklarında 'yemeden içmeden’ kesilirler ve dolayısıyla da zayıflarlar.

B Tipi insanlar ise strese girdiklerinde yemek yerler. Burada söz konusu olan beynin enerji ihtiyacını karşılamaktır.

Yani siz strese girdiğinizde beyninizin şeker ihtiyacı artıyor. A Tipi insanlarda beyin bu ihtiyacını bedenin depolarıyla giderirken, B Tipi insanlarda depoyu kullanamıyor ve kişiler enerjiyi dışarıdan almak zorunda kalıyorlar.

Burada önemli olan kişilerin var olan streslerini azaltmaları, aksi takdirde kilo vermeleri imkansız bir hale geliyor.

Yani siz eğer stresten dolayı fazla yemek yiyip kilo alıyorsanız o zaman diyet yaptığınızda daha fazla strese girmiş olursunuz.

Bu da ateşe körükle gitmek gibi birşey olur. Burada diyet yapıp stresi yükseltmek yerine, stresi azaltacak yollara baş vurmanız gerekir.

  1. Günümüz Türkiye’sinde 100.000 kişiye bir diyetisyenin düştüğü söyleniyor. Mevcut diyetisyenlerin uyguladıkları metotlar ve yöntemleri sizin bakış açınıza göre değerlendirirsek neler söylemek istersiniz?

Diyet kavramı eski Yunanca olan ‚diatia’dan gelir. Diatia yaşam biçimi demektir, yani sağlıklı yaşamasıdır.

Diyet kavramını modern tıbbın alanına ilk defa koyan kişi Hipokrat’tır ve ona göre kişinin sağlıklı yaşaması sadece ne yiyip ne içtiğiyle ilintili bir durum değildir.

Yiyip içtiklerimiz ve bedensel hareket sağlığımızın sadece bir bölümünü teşkil eder. Oysa kendimizle olan ilişkimiz, diğerleriyle olan ilişkimiz ve varoluşla olan ilişkimiz sağlıklı yaşamın önemli ögeleridir.

Dolayısıyla uygulanan mevcut yöntemleri yetersiz buluyorum. Burada sadece kişilerin ne yiyip be içtikleriyle ilgilenilip, konunun duygusal boyutları hiç bir şekilde göz önünde bulundurulmuyor.

Sonuç da ortada zaten. Bütün dünyada gün be gün yeni yeni diyetler üretilirken, şişman insanların sayısı da bir o kadar artıyor.

7. Oruç ritimleri hakkında bize detaylı bilgi verebilir misiniz?..

Aralıklı orucun birçok farklı ritmi olsa da dünyada en yaygın olan ritim 16:8 ritmidir. Bu ritimde kişiler günün 16 saatini oruç modunda geçirip geriye kalan sekiz saatte yemek yerler.

Mesela akşam saat sekizde son yemeği yediyseniz bir sonraki öğünü, yani kahvaltıyı en erken ertesi gün saat 12.00 de yapabilirsiniz.

Böylelikle 16 saat oruç tutmuş olursunuz. Saat 16.00 da öğlen yemeği, saat 20.00 de de akşam yemeği yediğinizde bu ritmi uygulamış olursunuz.

Zayıflamak ve sağlıklı kalmak istiyorsanız bu ritmi rahatlıkla uygulayabilirsiniz. Ama daha hızlı zayıflamak istşyorsanız 18:6 ritmine geçmenizde

fayda var. Bu ritimde de 18 saat oruç tutup altı saat yemek yiyebiliyorsunuz. Yine örnek olarak akşam yemeğini saat sekizde yediğinizden yola çıkalım.

Akşam yemeğini saat 20.00 de aldığınızda ilk öğününüzü bir sonraki gün saat 14.00 de almalısınız. İkinci öğününüzü ise saat 20.00 de almalısınız.

Yani bu ritimde hem daha uzun süre oruç tutuyor, hem de sadece iki öğün besleniyorsunuz. Dolayısıyla daha hızlı kilo veriyorsunuz. Bu ritimlerin dışında 23:1 ritmi ya da haftalık ritimler de mümkün. 

 

8.Aralıklı orucun kasları eritir mi?..

 

Aralıklı orucun kasları erittiği görüşü sadece ve sadece bir önyargıdan ibarettir. Beden, bizim hayal gücümüzün çok ötesinde bir bilgeliğe sahiptir.

Dolayısıyla kişi aç kaldığında, ya da oruç tuttuğunda kasları korumak adına yüksek miktarda büyüme

hormonu salgılar. Büyüme hormone kas ve kemik kütlesini fazlalaştıran bir hormondur ve kişi 8 saat bir şeyler yemediğinde salgılanır.

Bu uzmanların iddiasının tam ziti bir durum mevcuttur. Siz eğer aralıklı oruç yaptığınız saatlerde düzenli bir şekilde spor yaparsanız, kaslarınız küçülmediği gibi büyürler de. 

 

9.Aaralıklı orucu herkese önerebilir misiniz?..

Tip 1 diyabet hastası olanlar, böbrek ve karaciğer yetmezliği yaşayanlar, hamile ve emziren kadınlar aralıklı oruç yapmamalıdırlar. Kanser hastalığı olanlar ise mutlaka oruç konusunda deneyimli bir onkolog ile çalışmalıdırlar. 

Bu fiziksel kıstlamalar dışında bir de yeme bozukluğu olan insanların son derece dikkatli davranmalarında ve hatta aralıklı oruç yapmamalarından fayda var.

Zira zaten yemekle ilişkisi bozulmuş bu insanların aralıklı oruç yaparak bozuk bu ilişkiyi daha da bozma riskleri oldukça yüksektir.

Anoreksi, bulimi, ortoreksi ya da yeme bağımlılığı olan insanların mutlaka uzman bir psikolog eşliğinde aralıklı oruç yapmaları gerekmektedir.

Zaza Yurtsever kimdir?...

1968 Bingöl doğumlu Zaza Yurtsever, 1981 yılında ailesiyle birlikte Almanya’nın Duisburg kentine yerleşti.

Orta ve lise öğrenimini burada tamamlayan Yurtsever, 1990 yılında alanında en saygın üniversitelerden olan Marburg Üniveristesi Psikoloji Bölümü’nden mezun oldu .Sonrasında yine aynı üniversitenin Klinik Psikoloji bölümünde yüksek lisans yaptı.

1997 yılında Klinik Psikoloji alanında çalışmaya başlayan Yurtsever, 2005 yılından bu yana Türkiye ve Almanya’da yaşıyor.

Travma ve bağımlılık terapisi, bilişsel davranış terapisi, travma terapisi, hipnoterapi ve NLP alanında uzmanlık eğitimleri bulunan Yurtsever, halen psikoterapi, coaching, grup terapileri ve Şifa Orucu ve çift terapisi konusunda çalışmalarına devam etmektedir.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.