Taner Ölmez...'KAN GÖRÜNCE BAYILIYORUM!'

Taner Ölmez...'KAN GÖRÜNCE BAYILIYORUM!'

Ekranın en çok izlenen dizisi Mucize Doktor’un Ali Vefa’sı Taner Ölmez Sözcü’ye konuştu: Dizide otizmli bir doktoru canlandıran Ölmez, “Elim kazayla kesilse düşüp bayılıyorum. İşin gerçeği benim doktor olmam imkansızdır.

Röportajını yaptığım her konuğumla buluştuğumda elbette herkes gibi ben de tokalaşırım. Ne var ki bu kez durum farklıydı.

Buluşma yerim Mucize Doktor dizisinin setiydi, röportajını yapacağım kişi de Taner Ölmez (33) ya da hastanenin cerrahi bölümünde görev yapan nam-ı diğer doktor Ali Vefa'ydı.

Elimi uzatınca sıkmayabilir, kaçabilir, dahası bir anda morali bozulabilirdi diye düşündüm.

Sonra güldüm, milyonlarca Ali Vefa hayranı gibi ben de diziye kaptırmıştım kendimi. Z

aten Fox ekranında gördüğümüzün tam tersi oldu ve elini önce uzatan Taner Ölmez'di.

Benim neler düşündüğümü anlamış olacak ki, gülümseyerek konuştu, “Dokunma konusunda takıntısı olan ben değilim, dizideki doktor Ali Vefa.”

Zaten sohbetimiz de Ali Vefa'yla başladı, devamı da geldi.

– Ali Vefa'yı biliyoruz da Taner Ölmez'in takıntıları var mı?

Hangimizin yok ki. Benim de Ali Vefa gibi takıntılarım var. Mesela, yükseklik korkum var, mesela kan korkum var.

Kan görmeye dayanamıyorum. Elim kazayla kesilse düşüp bayılıyorum. İşin gerçeği benim doktor olmam imkansızdır.

“DERSİMLİYİM, EVİMİZDE HEP TÜRKÜ OKUNURDU”
Yüksel Şengül'ün sorularını yanıtlayan Taner Ölmez, “Dersimli ve Alevi bir aileden geldiğim için evimizde türkü her zaman okunurdu.

Salonda ayrı, mutfakta ayrı radyo çalar, sabahtan akşama kadar türkü dinlenirdi. Aile toplanınca birlikte türküler söylerdik ve ben hâlâ söylüyorum” dedi.

'BİTKİ GİBİ DURDUM’

– Dizide ameliyatlara giriyorsun, insanları kesip biçiyorsun ama…

Ekranda kan diye gördükleriniz bazen şurup, bazen vişne suyu oluyor.

– Bu proje teklifi gelince, ürktün mü?

Aldığım sorumluluğun farkındaydım ama Ali Vefa'yı çok sevdim ve teklife sevindim.

Tiyatrocuyum, tiyatro er meydanı olduğu için roller ne kadar zor olursa, o kadar mutlu olur oyuncular.

– Hazırlık aşaması zor muydu?


– Ali Vefa onlar için bir umut oldu...En zor kısmı hazırlık aşamasıydı. Otizmli çocuklarla, aileleriyle tanıştım, evlerine girdim.

Çoğunlukla konuşmadan bir köşede oturdum, rahatsız olmasınlar diye göz teması bile kurmadım. Çocukların yanında bir bitki gibi durdum.

Asıl anne babaların durumu önemli. Kelimeler yetersiz kalıyor, gözler, bakışlar her şeyi anlatıyor. O bakışlarda yaşadıklarını görüyorsun, hüznü görüyorsun.

Bu çok önemli, onlara yeterli bir umut verebiliyorsam ne mutlu bana…

– Türkiye'de otizmli sayısı nedir?

Ne yazık ki Türkiye'de otizmli sayısı çok. Aileler ‘Bizim çocuk biraz şey' diyor, ‘Ne!' diyorsun, ‘Büyüğü iyi de küçüğü biraz şey' diye devam ediyor. Onun ‘şey' dediği, otizmli bir çocuk.

Yakın bir dostumuzun çocuğu otizmli ama aile bunu bir türlü kabul edemiyor. Oysa bu farklılığı fark edip kabul etmek gerekiyor.

‘UMUT HEP VARDIR'

– Otizmlinin iyileşmesini konuşalım mı?


– Dizideki Ali Vefa otizmli ve Savant sendromlu…Düzelmeleri, iyileşmeleri imkansız değil. İğne ucu kadar bir ışık vardır, umut vardır.

Kimilerinin o minik umut ışığı bulunabiliyor, kimilerinin bulunamıyor. O bulunan minik ışığı büyütmek çok zor bir süreç ama imkansız değil.

Savant sendromu otizmin farklı seviyelerinden birisi. Bu çok az görülür. Kişinin ilgili olduğu konuda özel yeteneklere sahip olmasıdır.

Mesela, motor ustasıysa tamir edeceği motorun üç boyutlu röntgenini çekecek kadar usta olur. Ali Vefa da dizide gözleriyle hastaların röntgenini çekiyor.

– Sokakta yolunu çevirip “Beni muayene etsene” diyenler oluyor mu?

Sokakta yolumu çevirip kendisini, çocuklarını, karısını muayene etmemi isteyenlerin sayısı o kadar çok ki!

Keşke ekrandaki oyunculuk kalıplarını kırabilsem

– Biraz da memleketini, çocukluğunu ve aileni konuşalım mı?

Dersimliyim… Anne ve babam Almanya'daydı. Ağabeyim ve ben yıllarca top gibi sektirildik, bir oraya bir buraya.

Sakın yanlış anlamayın, mutlu bir çocukluk yaşadım. Yazları babaannemin yanına Dersim'e köye giderdim.

Onun bakkal dükkanında çalışırdım. Kışın okullar açılınca İstanbul'a dönerdim, Halıcıoğlu'nda anneannemle yaşardım.

Benim en büyük koruyucumdu anneannem. Ben ona ‘anne' derdim.

– Tiyatro, yani oyunculuk nasıl başladı?

Bakırköy Belediye Tiyatrosu'nda başladım oyunculuğa. Ardından konservatuar girdi hayatıma. Sonra özel tiyatrolarda çalıştım yıllarca.

– Ekranda bir otizmli başrolde ve herkesin sevgilisi. Dizi dünyasında kalıpları kırdığını söyleyebilir miyiz?

Keşke ekrandaki oyunculuk kalıplarını kırabilsem. Mucize Doktor mesajlar veren bir dizi.

– Türküleri seviyorsun, sesin de güzel…

Dersimli ve Alevi bir aileden gelişimin etkisi bu. Evimizde türkü her zaman okunurdu.

Salonda ayrı, mutfakta ayrı radyo çalar, sabahtan akşama kadar türkü dinlenirdi. Aile toplanınca birlikte türküler söylerdik ve ben hâlâ söylüyorum.

– Dizide Nazlı'ya ilgin var gibi duruyor ama gerçek hayatta kalbinde kim var?

Çok sevdiğim bir kız arkadaşım var, o da oyuncu, adı Ece Çeşmioğlu. Üç yıldır birlikteyiz, keyfimiz yerinde.

– Otizmli çocukların ailelerine vereceğin mesajı alalım…

Otizmli aileler çok özel ve güzel insanlar. Onların bana dertlerini ayrı ayrı anlatmalarına gerek yok, gözlerinden anlıyorum her şeyi.

Ekranda Ali Vefa'yı oynamaya başladıktan sonra omuzlarıma büyük bir sorumluluk bindi. Bunu bilsinler. İliklerime kadar yaşıyorum onları.

Az önce anlattığım o iğne ucu kadar olan ışığın peşini bırakmasınlar, bulsunlar o ışığı ve mücadeleyi asla bırakmasınlar.

O ışık o çocukların ne kadar özel olduklarını çıkaracak ortaya.

– Tıpkı Ali Vefa gibi…

Evet, tıpkı Ali Vefa gibi…

Kaynak:sözcü.com.tr / Yüksel ŞENGÜL

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.