Fuat Güner... 'ÖZGÜRLÜK TÜKÜRMEKLE Mİ İLGİLİ?'

Fuat Güner... 'ÖZGÜRLÜK TÜKÜRMEKLE Mİ İLGİLİ?'

MFÖ'nün F'si. Mazhar-Fuat-Özkan'ın Fuat'ı. Adı son zamanlarda, yönetim kurulu üyeliğine atandığı MESAM ile gündeme geldi. Posta'dan Alev Gürsoy Cimin Fuat Güner ile, MFÖ'yü, müziği ve MESAM'daki tartışmaları ve iddiaları konuştu.

■ Hayat nasıl gidiyor, neler yapıyorsunuz?

Son zamanlarda tüm hayatım MESAM’da (Musiki Eser Sahipleri Meslek Birliği) geçiyor. Her gün neredeyse 200 telefon görüşmesi yapıyorum. Türkiye’deki sanatçıların, bestecilerin hepsiyle görüşüyor ve olaylarla ilgili bizzat bilgi veriyorum. En önemli uğraşım bu.

■ Müziğe dair projeleriniz var mı?

Yabancı sanatçılarla yaptığım bir televizyon programım vardı, onu devam ettirmemi istediler. Tekrar başlayacağım ve yine dünyayı gezeceğim. Dünya çapındaki sanatçılarla yine çalıp söyleyeceğim. Bu Türkiye’de herkesin yapabileceği bir şey değil. Önce müzik bilmen gerekiyor ki onlarla okuyabilesin. Ayrıca iyi lisan bilmen lazım.

■ Hangi dillerde iyisiniz?

İngilizce ve Fransızcam su gibi. Lisana karşı ayrı bir sevgim ve yeteneğim var. Mesela üç ayda İspanyolca öğrenebilirim. Şu aralar Portekizce ve İspanyolcaya merak saldım. Yabancı dillerimi 6’layacağım.

■ Yeni albüm var mı ufukta?

MFÖ’nün ‘Akustik’ albümünü yeni bitirdik. Yakında Bursa’da senfoni orkestrası konseri var.

■ MFÖ’nün dağılacağı iddiaları var. 1971’de temeli atılmış bir grup. 47 yıllık bir beraberlik... Bu bir tarih... Gerçekten dağılacak mı?

MFÖ asla bitmez. MFÖ’yü yıkmaya bizim bile gücümüz yetmez. Her ay nereden baksan 3-4 konserimiz oluyor.

Hem de 150-200 bin kişilik konserler. Yılda 60-70 konser veriyoruz. Hâlâ beraber albüm yapabiliyorsak demek ki öyle bir sorun yok ve olmayacak da.

Herkes tabii ki kendi hayatını yaşayacak. Hepimizin çoluğu çocuğu, ailesi var. Kardeş de değiliz ki, üç arkadaşız. 10 günde bir görüşsek öp başına koy. Müzik yaptığımız zaman buluşuyoruz.

MFÖ’YE KIYAMADIĞIMIZ İÇİN KÜSSEK DE DAĞILMADIK

■ Kavga, küslük konusuna ne demeli?

Olmaz olur mu? Aynı evde karı koca kavga ediyor, küsüyor. Şu an böyle bir durum yok ama geçmişte olmadı diyemem. Mesela birbirimize iki yıl küstük ama profesyonel olduğumuz için yansıtmadık. Yine konserlere birlikte çıktık.

■ Var mı ilginç küslük anılarınız?

Dolu. Bir ara aynı minibüse bile binmezdik, ayrı araçlar kullanırdık. Aynı otelde kalsak, aynı katlarda kalmazdık. Ama yine de birbirimize saygılıydık. Yoksa MFÖ’yü yaşatamazdık. Açıkçası üçümüz de MFÖ’ye kıyamadık.

Bir daha böyle bir grup Türkiye’ye gelmez. Çok zor. Bizden sonra birçok grup kuruldu ama tutmadı. Çünkü biz yıllarca halkın gönlüne giren işler yapmışız. ‘Ele Güne Karşı’, ‘Senle Ben’, ‘Mazeretim Var’, ‘Peki Peki Anladık’...

Mesela ‘Güllerin İçinden’ gençlerin gitarıyla çalmak istediği bir eserdi. Hem basit hem güzeldi. Halkın gönlünde yer etmek zordur. Biz bunu başardık. Bizim sözlerimiz çok kıymetliydi...

■ Kim yazardı daha çok şarkı sözlerini?

Söz yazma işini Mazhar üstlenirdi en çok. Yüzde 70’ini o yazmıştır. Açık ve net yazar. Şimdi, şarkıyı dinliyorsun ama anlamıyorsun ne dediğini. Ya Türkçesi bozuk ya da Türkçe’nin kendi bozuk. Halk iyi anladığı sözü daha iyi benimser. Üç kuşak bizi dinliyor, ne güzel değil mi?

■ Evet, çok güzel...

Bakın bu bir mucizedir. Hatta, Mazhar-Fuat-Özkan Türkiye için bir mucizedir diyeyim, o kadar iddialı. Karı koca evliliğini sürdüremezken biz 50 yılı devirdik.

■ Mazhar ve Özkan’ı sinemada da görüyoruz...

Mazhar zaten aktör, tabii ki sinemada oynayacak. Özkan da keza... Ben bile bir dizide oynadım, düşünün.

■ Genç müzisyen ve şarkıcılardan beğendiğiniz isimler var mı?

Beğendiklerim var ama çoğunda ne özgünlük var ne bir şey. Abuk sabuk bir yığın söz... Avrupa’da stüdyonun kapısından giremeyecek insan burada meşhur oluyor. Ya arkasında para desteği var ya da öyle standart dışı bir şarkı yapıyor ki, herkes şarkının manyaklığına, uçukluğuna bakıyor. Bir de ‘tıklanma’ çıktı. Satın oluyorsun, olup bitiyor. “Abi 10 milyon tıklanmış” diye bir şey çıkarttılar başımıza.

ARİF SAĞ’IN MESAM’A ZERRE FAYDASI OLMADI

■ 24 Haziran’da Türkiye seçime gidiyor. Nasıl bir Türkiye’ye uyanmak istersiniz?

İlk beklentim seçmenin sandığa gitmesi. Ama asıl üzerinde durduğum; yıllarca peşinden koştuğumuz Atatürk ilkelerinden ayrılmamak. Ben kişi olarak ‘one-man şov’u sevmem, ‘Ben ne dersem o olur’ zihniyetinden hoşlanmam. Birlikte çalışalım, birlikte karar verelim, birlikte oylayalım. Kim olursa olsun, tek bir insanın başkan olmasını doğru bulmuyorum. Tüm partileri kastediyorum.

■MESAM hakkında çok tartışma oldu. Arap saçına döndü her şey. Kavgalar gürültüler... Son durum ne?

MESAM eski, temeli iyi oturmuş bir kuruluş. Birçok yönetim geldi geçti. Atilla Özdemiroğlu döneminde 7 yıl başkan yardımcılığı yaptım. Ama şimdiki küçük entrikaları, küçük yolsuzlukları, kabalıkları MESAM’da daha önce hiç görmemiştim. Sonunda öyle bir noktaya gelindi ki, gözümün önünde insanlar kanıtsız, hukuksuz, delilsiz MESAM’dan atıldı. Bir yerde bir yılda 30 kişi atılıyorsa orada problem vardır. Öte yandan Orhan Gencebay’a hakaret etmeler, üstüne yürümeler... Sonunda Orhan Gencebay dayanamayıp başkanlıktan istifa etti.

■ Size yaklaşımları nasıl oldu? Haysiyet Kurulu’na vereceklerdi beni. MESAM’ın aleyhinde çalışıyormuşuz gibi göstermeye çalıştılar. Oysa MESAM’da esas amacımız, eser sahibinin paralarını tahsil edip, adil bir şekilde dağıtmak. Burası menfaat sağlanacak bir yer değil. Huzur Hakları’ndaki parada gözü olan adamların idare edilmesi gereken bir yer hiç değil. Herkes burayı idare etmek için kendini yetkili buluyor. Ama hangisinin bilgisi var telif hakları konusunda? Herkes burayı idare edemez.

■ MESAM tartışmaları sırasında Arif Sağ’a da büyük haksızlıklar yapıldığı söylendi...

Öyle bir şey yok. Arif Sağ değerli... Ama Orhan Gencebay daha mı az değerli? O ne olacak? Bu bir Arif Sağ ve Orhan Gencebay sorunu değil. MESAM’ın yönetimiyle ilgili bir sorun. Arif Hoca yıllarca yönetim kurulu toplantılarına gelip, 10 dakika kalır, sigarasını içip giderdi.

■ Ne yani Arif Sağ’ın hiç mi faydası olmadı?

Hayır. Arif Sağ’ın MESAM’a zerre faydası olmadı. Mevzuatları da, telif kanunu da bilmez. Ama bu onun büyük bir sanatçı olmasını engellemez. İnceleme raporunda yazıyor: “Arif Sağ ve grubu mevcut Haysiyet Kurulu ile işbirliği yaparak muhalif olan 30 civarındaki sanatçıyı hukuksuz bir şekilde ihraç etmiştir.” Bir başka tespit: “Arif Sağ ve grubu MESAM’ın maddi olanaklarıyla Ankara ve İzmir’de yaptıkları üye bilgilendirme toplantılarında MESAM’ın işlerini anlatmak yerine yeniden seçilme için propaganda yaptıkları, istifa etmiş ya da muhalif olan üyelerin kişilik haklarına saldırdıkları tespit edilmiştir.”

■ Bunlar ciddi suçlamalar...

Bunları Kültür Bakanlığı’nın müfettişleri söylüyor, biz değil. 30 Mayıs’tan sonra basına vereceğiz bu raporu. O zaman anlaşılır. Yurt dışındaki harcamalardan da bahsediliyor raporda.

Dört kişi toplantıya gidiyor, hiçbiri lisan bilmiyor. En can alıcısı: Arif Hoca’nın sağ kolu uzaktan erişimle kurumun bilgisayarlarına bağlanıyor. 9600 üyenin bilgilerini ele geçiriyor. Bu her türlü manipülasyona açık bir durum. Savcılık bununla ilgili soruşturma başlatıyor, yargılanmasına kanaat getiriyor. Dava açılıyor. Arif Sağ başkanlığındaki yönetim kurulu davayı geri çekiyor. Kim mağdur burada? Tüm bunlar zaman içinde ortaya çıkacak.

TELİF HAKLARI İÇİN ŞEYTANLA BİLE GÖRÜŞÜRÜM

■ Coşkun Sabah başkanlığındaki, sizin de dahil olduğunuz yeni yönetimin iktidara yakın durduğu için geldiği söylendi...

Benim siyasetle işim olmaz, sanatçıyım. Burası dil, din, ırk, siyasi görüş farklılığı gözetemez. Ama telif hakları için şeytanla bile görüşürüm. Ayrıca biz devlete bağlı bir kurumuz. Kültür Bakanlığı’na bağlıysak benim devletle görüşmem şarttır. Hatta Bakanlık ile kol kola olmamız gerekir.

■ Halkın gözü önündeki sanatçıların bu kavgası sizi rahatsız ediyor mu?

Ediyor tabii. Çok rahatsızım. Bizim tek vücut olmamız lazım.

Ama hep şunu söylüyorum; liyakat, liyakat... Hakikaten yetenekli insanlar gelip burayı idare etsin. Keşke dünya çapındaki şirketlerde olduğu gibi profesyoneller idare etse. İşini iyi yapan bir genel sekreterimiz vardı, onu da işten attılar. Geri çağırdık.

BİR ADAM YERE TÜKÜRÜYORSA ÖZGÜRLÜĞÜ DEĞİL MEDENİYETİ SORGULARSIN

■ Yavuz Bingöl’ün MESAM yönetimine atanması da tartışıldı...

Yavuz Bingöl atandı. Ama çıkan haberlerin MESAM’a zarar vereceğini düşünerek gitti. Ben de aynı şeyi yapardım. Şu an başkan olan Coşkun Sabah’ın da aleyhinde yazdılar. Burası kaynayan bir kazan gibi. Her lafı yiyebilirsin. O yüzden adımlarını dikkatli atmalısın. Hemen yaftalarlar.

■ Yavuz Bingöl’ün “Yurt dışında yere tüküremiyorsunuz, bizim ülkemizde bu bile serbest” şeklindeki ‘özgürlük açıklaması’ çok tartışıldı...

Yavuz’u, sanatçılığını çok severim ama bu laf mı şimdi? Özgürlük tükürmekle mi ilgili? Bir adam yere tükürüyorsa onun ahlakını, medeniyetini sorgulayacaksın. Ülkenin özgürlüğünü değil!

Kaynak:Alev GÜRSOY CİMİN / posta.com.tr

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.